***
IŞİD terörünün Irak ve Suriye’nin dışına yayılmasıyla birlikte dünya basınında ve kamuoyunda görünür oldu. Bu örgüt, son birkaç yılda sadece Irak’ta Şiilere yönelik intihar eylemleriyle 18 bin civarında can aldığını yine basında çıkan haberlerden öğreniyoruz. Suriye’de ise, bu sayının ne kadar olduğu bilinmiyor.
***
Bir ikiyüzlülükle karşı karşıyayız.
ABD ve AB emperyalizmi, başta enerji alanında yaşadıkları sıkışmışlığı aşmak üzere Ortadoğu’nun yeraltı zenginliklerine el komaya karar verdikleri andan itibaren, yani Birinci ve İkinci Körfez Savaşı ve Irak’ın işgalinden buyana geçen 15 yıl içinde, bir milyon Iraklı’nın ölümüne yol açmakla kalmadılar, aynı zamanda sözkonusu örgütlerin kolayca mayalanmasına ve büyümesine yol açan zemini de yarattılar.
IŞİD terörizmi, emperyalizmin dünya ölçeğinden yarattığı siyasi düzenin son acı meyvesidir. IŞİD ya da El Kaide veya El Nusra gibi örgütler, emperyalizm kendi çıkarları için ürettiği terör aygıtlarıdır.
Bölge devletleri Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye ise, yani ABD’nin stratejik müttefikleri bu yeni durumdan kendi hesaplarına pay alabilmek üzere siyasi İslamcı hareketleri (en ılımlısından en vahşi olanına kadar) çeşitli düzeylerde destekleyerek bugünkü ölümlerin sorumluları arasında yerlerini almış bulunuyorlar.
Bu saldırılar karşısında ABD başta olmak üzere Fransa’nın veya Türkiye yönetiminin masum olduğunu kimse söyleyemez. Bu nedenle dayanışma duygularımız bu devletlerle değil, bombaların hedefi olan halklarla sınırlıdır.
Sonuç olarak IŞİD vahşi bir terör makinesi olarak emperyalizmin elinde kullanılan bir araç ise, onu yaratan empereyalist kapitalist düzendir. Kendi hükümetlerimizin politikalarına karşı anti emperyalist ve anti kapitalist bir mücadele yürütmeden, IŞİD’i yaratan “dünya düzeni”ni, gerici siyasi bataklığı kurutmak da mümkün olmayacaktır!
15 Kasım 2015
İşçilerin Sesi Gazetesi
Bir Cevap Yazın